Az sonra kalkar benim uçağım, beni boşuna beklemeyin.
Fairbanks soğuktur şimdi, hep soğuktur gerçi.
Kış, kar, soğuk neden sevilmez?
Neden hep yazın yaşanır o eski aşklar, aşk olanlarından?
Kışın çırılçıplak sarılıp uyumak nedir tatmış mı hiç şair?
Az sonra kalkar benim uçağım, siz varın yolunuza gidin.
Fairbanks, kalp dondurur şimdi.
Benim kalbim hep donuktur gerçi.
Şair hiç o bankta oturmuş mu, güneşin ağır ağır batışını izlemiş mi oradan?
Şair hiç gözlerinden ısınmış mı senin?
Şair hiç dinlemiş mi;
Işık teyzeyi,
Asker amca anılarını,
Malazgirt'i,
Dörtlerce kere dinlemek istediğim o araba hikayesini?
Şair ne görmüş, ne geçirmiş, şair kimmiş be!
Kalkış saatine az kaldı ama, biraz daha bekleyin siz.
Biraz dahamız olsun gitmeden.
Biraz...
Fairbanks kalabalık olanı yalınlaştırır, tek olanı bile ikiye böler şimdi.
Şair o gün, o bankta, kapüşonunu kafasına geçirip ağlamış mı hiç?
Şair kafasını sola çevirip 'akma' diye yalvarmış mı göz bebeklerine?
Şair tanrıçanın gözyaşlarına sarılmak isteyip, incitmekten korkup, oturmuş mu yerine?
Şair sen ne anlarsın yaşamaktan?
Şair sen, ne işe yararsın?
Sen hiç geldin mi bu havaalanına?
Sen hiç caydın mı gitmekten?
Sen gitmek için kimliğini yırtıp atmışken,
Biletini de yırtıp, kimliksiz, biletsiz, yersiz yurtsuz kaldın mı?
Şair sen daha bunlar olamazken, bak, ben üstüne bir de kimsesiz kaldım.
Şair, sen şiirini yaz, çocuk kandır.
Sen yaza methiyeler diz,
Ben kışa çikolata paketleri.
Şair sen gülümseyerek terket,
Ben ağlayarak kalayım.
Şair sen, ben olma, mavi hapı yut.