11,059

16 Kasım 2015 Pazartesi

Islak Çocuk

Özetle anneciğim, burada her şey bok gibi.
Özetlersek eğer; hayatımızı özetlediler.
Bazılarının nasıl öleceği dahi doğduğu günden bilinirmiş,
Biz de bilindik anneciğim.
Eğer her şeyi özetlemek gerekirse,
Geriye sadece kağıt ve kalem kalıyor.

Bizim hayatımızı biz daha doğmadan diktiler anneciğim.
Bizim mezarımızı biz daha ölmeden kazdılar anneciğim.
Bizim cenaze namazımızı,
Biz "daha ölmedik, yaşamak istiyoruz, çıkarın bizi bu tabuttan" derken,
Afiyetle kıldılar anneciğim.
Gerçekler bu kadar açıkken, hayat sadece bir kurgu,
Kafasında yaşlı bir çocuğun ve kulaklarında hayali bir anneciğin.

Hayalimde Ankara

Yıllarım yollara dönüşüyor gözlerimin önünde
Gözlerim, seni görüyorlar, izliyorlar ağır ağır
Yollarım, sana çıkıyorlar, yollarım yollara
Hayalim ellerin, hayalim yolların,
Hayalimde Ankara.

Yıllarım yollara dönüşüyor gözlerimin önünde
Trafik lambalarını sayıyorum,
Kaç kavşak geçti sana aşık olduğum yerden
Sayıyorum.
Yan koltukta çantam, cüzdanımda bolca para
Hayalim hoş sesin, hayalim gözlerin,
Hayalimde Ankara.

Yıllarım yollara dönüşüyor gözlerimin önünde
Ben uzun bir adamım, pek sığmam otobüslere.
Yine de geçiyor işte saatler,
Yine de geliyorum iki büklüm, sana
Hayalim gözlerin, gözlerinde gözlerim
Hayalimde Ankara.

Yıllarım yollara dönüşüyor gözlerimin önünde
Bir kaç saatimiz kaldı bir kaç saatimize.
Bilirsin, sen varken, bir ömür bir kaç saat gelir
Sen varken, bilirsin, en sert çelik pamuk gelir..
Az sonra hayallerim gelir, kadınım sevgilim olur gelir..
Bize iyi gelir Ankara.



Bir Çarşamba Sabahı


Saat sabah yediye beş var.
Ben, yine yazıyorum,
Bu sefer kafamdan.
Ben, yine kafamda yaşıyorum bu aralar.
Yine evimdeyim,
Ben yine ev hapsindeyim.
Bu sefer odamda değil kapının önünde oturuyorum
Başımı kapıya yasladım.
O kapının açılıp kafama çarpmasını ümit ederek,
Ve asla açılmayacağını bilerek burada oturuyorum.
Bu yazdıklarım, bu konuşmalar..
Hiçbir şeye etki etmeyecek biliyorum.
Ama ben yine de hepsini sana biriktiriyorum.

Bugün hafta içi
Bugün günlerden çarşamba..
Bugün saat dörtte, belki
Belki bir ayak sesi,
Belki bir kapı gıcırtısı,
Belki bir gölge, evimin içinde,
Belki bir ses;
Adam! Adam.. diye belki bir ses..
Ama biliyorum
Ve ilk defa bir şeyi bildiğim halde gerçek olmadığına bu kadar inanıyorum,
Bununla yaşıyorum.

Şimdi elimde bir sigara
İleride oğlumun içmesine izin vermeyeceğim bir dal sigara.
Şimdi aklımda ileride olmayacağını bildiğim bir çocuk.
Şimdi aklımda o çocuğu hiç sevmeyecek olan bir anne, bir baba.
Şimdi aklımda, şimdi aynanın karşısında, şimdi kapının önünde,
Asla çocuğu olmayacak bir adam, asla baba olamayacak bir adam.
Şimdi bir çakmak,
Şimdi yanan bir sigara,
Şimdi...
Sönen umutlar.

Şimdi yargıçlar, kafamda.
Şimdi başlangıçlar..
Hepsi, bütün anılar
Bütün o anılar.
Hala bitmediğini sandığım,
Bittiğini bile bile bitmemiş gibi yaptığım,
O kadar, o kadar şey.

Saat sabah yedi, odamda ışık
Evde yanan ışıklar.

İki kişilik bir yatak
Odamın duvarlarında posterler, yazılar, fotoğraflar,
Sen!
Her gün odama girdiğimde tek tek baktığım posterler.
Kafaları sağa dönmüş mü, sola dönmüş mü diye incelediğim o kadar surat.
Bunca takıntı.
Karanlıkta kalamayan,
Ama yirmi yıldır karanlığın içinden çıkamayan bir adam.
Hayaller..
Bütün hayatını mahvederken, tek bir hayal için
Bütün hayatını güzelleştirmeye çalışan bir adam.

Dakikalardır boşa konuşulan bunca kelime
Yıllardır,
Yıllardır huzura ulaşamayan iki ruh..
Samsun..
Bu ev,
Bu oda,
Bu anılar.
Bu fotoğraflar, her yerde!
Bu kitaplar.
İçlerinde yazan binlerce kelime,
Altları çizilmiş binlerce cümle..
Bu koku!
Aylardır bu odaya hiç girmeyen,
Ama burnumdan hiç silinmeyen bu koku.

Ve biten bu şarkı.
Ve haliyle biten bu kayıt.
Ve bu kayıt bittikten sonra da,
Hala konuşmaya devam edecek olan bir adam.

Gün Gelecek

Gün gelecek, özleyeceğiz.
Gün gelecek sokaklarda, koşa koşa..
Gün gelecek arayacağız, her köşebaşında..
Gün gelecek utanacağız, boşa geçmiş yıllara..
Gün gelecek geleceksin, geleceğiz bir araya.
Gün gelecek, seveceksin; yeniden ve daima sonsuzluğa.

Bir Dal Hayat Bir Kupa Umut

Yatıyorum kanepede, önümde kağıtlar, kitaplar.. Kahvem bitmiş. Elimi küllüğe atıyorum, sigara yok. Ama vardı biliyorum. Düşmüş mi diye bakıyorum, yok. Sonra bakıyorum pakette onsekiz dal, küllükte iki izmarit. Kalkıyorum kahve yapmak için. Kahveyi bardağa döküyorum, biraz televizyona bakıyorum, aklıma geliyor; sigaramı içeyim boşa yanmasın. Küllüğe bakıyorum, sigara yok. Az önce yaktım. Yakmadım mı? Bu duman az önce yaktığım sigaranın mı?

Hayatıma bakıyorum. Elimi hayallerime atıyorum. Hala bir umut var. Bakıyorum, vardı. Vardı umut. Nerde? Bitirdim mi onu da? Öyleyse bu kahve kokusu ne? Hayat, az önce sigaramın ucunda mı söndü? Kahvem, umutlarımın üzerine mi döküldü? Bilmiyorum. Bir dal hayat yakıyorum, bir kupa umut içiyorum. Bitene kadar buralardayım. Hoşçakalın.

Bana Bir Şiir Yaz

I.
Bana bir şiir yaz.
Bir sözün var, hatırla.
Küllerimi bir fidanın dibine dökmeden önce
Beni bir kağıda dök.
Ölmekten değil silinmekten korktum hep.
Benden nefret etmenden değil,
Sıradan bir insan gibi gülümseyip elimi sıkmandan.

Bir şiir yaz bana.
Henüz arkadaşken, saatlerce izlerdin beni
Kirpiklerimi güzellerdin.
Çirkin bir adam en fazla ne kadar sevilirse
O kadar severdin.
Bunları yaz.
Sigara içişime bir mısra karala,
Çimenlere uzanıp müzik dinleyişime de
Yürekten bir tane.

Bırak ölçüyü.
Heceyi, aruzu, redifi, kafiyeyi..
At hepsini!
Gözlerime bak yüzlerce kilometreden
Ne zaman boyun eğdik ki kurallara!

Bana bir şiir yaz kadın.
Üzmek istemiyorum seni, çok da uzatma..
Bin damla gözyaşım için bir dize yaz.
İstiyorum ki hatırla beni ara sıra.
Kıştan kışa,
Ve tramvay duraklarında
Bazen severken bir sokak köpeğini
Ya da bir hastane odasında
Kucağına aldığında bebeğini,
Kendini üzmeden, kimseye belli etmeden hatırla beni.

Bana bir şiir karala.
Hiç doğmayacak çocuğumuzdan bahset
Doğmuşçasına.
Bol bol virgül koy,
Nokta konmuş her bir anının hatırına.
Bir kaç damla düşür üzerime
Gözlerin gibi bulutlansın siyah mürekkep.
Ellerine bulaşsın çığlıklar.

II.
Geç aynanın karşısına burnunu çeke çeke
Yıka yüzünü kimse görmeden.
Eşin ne oldu diye sorarsa,
Seni çok özledim, de bana,
Koş! Sarıl!

Bir şiir yazdın bana.
Okuma sakın ikinci kere.
Anıların kötüsü olmaz,
Ki olsa, benim dışımda,
Ellerinden kötü bir şey çıkmaz.
Katla ıslak kağıdı,
Bir Cemal kitabının on beşinci sayfasına koy.
Asla açma o kitabı, uzaktan bak
Çocuğuna oku vakti gelince
Masal olarak.

Bir şiir yaptın beni.
Kadın,
Unutma.
Kimse görmedi seni
Utanma.
Beni yağmurlu kaldırımlarda sakla.
Sevme beni, alışığım buna,
Kadın.

Ama tut sözünü.
Ben unutmadım ismini,
Sen de kırk yaşına geldiğinde,
Elindeki kupalardan birini dök
Can bulduğum söğüt ağacına..

4 Kasım 2015 Çarşamba

Nalbur Usta

Çiviler çıktığı anda yığıldım yere.

Çatlaklardan oluk oluk akan kan,

Bir kelimeye daha takati kalmayan ses tellerim..

Yüzüme bakan manga dolusu insan.

Ayakları altında gururum, onurum,

Kederim.

Dağıldı sonra etten iskeletler,

Dağıldım ben de tabi.

Geçti, dedi nalbur usta. Kalk haydi ayağa. 

Kalktım ben de tabi.

Ben bazen dağınık kalkarım.

Gel dedi, ılık bir çorba vereyim sana

Verdi de hani, hakkını yememek lazım.

Vay zalimler, dedi nalbur, demek bunu yaptılar sana

Baktım gözlerine, gerçek vardı.
Gerçekten de o yapmıştı,

Ellerime çivileri nalbur usta çakmıştı.

Bozmadım.

Öyle, dedim. Zalimler…

O günden beri

Tüm zalimler, kaybeden

Tüm dostlar, kan şairi derler.

O günden beri aklımda bir şelale

Dilime akan. 

O günden beri cebimce iki paket

Ciğerimi yakan.

Var git evine, dinlen, dedi nalbur usta.

Kekeledim.

Evim. 

Var mı benim evim, dedim.

Gülümsedi, bir kağıda bir şeyler yazdı,

Bana verdi. 

Var, git evine dinlen, akşama gelirim, dedi.

Kafam karıştı ama sorgulamadım.

Akşam oldu, geldi nalbur usta.
Açtım kapıyı, hoş geldin dedim.

Konuşmadı, ağır ağır girdi tek göz odaya.
Önce bir tutam saç çıkardı paltosundan,

Başına koydu.

Bir tutam sakal aldı yanağından,

Paltosuna koydu.

İki tutam can aldı benden,

Ellerime koydu.

Tuttu ellerimden. Gel sevgilim, dedi. 

Beni şehir meydanına götürdü.

Tahtadan bir duvar gösterdi bana.
Yaslan, aç kollarını, sarılacağım sana, dedi.
Nalbur ustaya o gece, orada aşık oldum.

Ben bazen tam o gece, tam orada aşık olurum.

Kapa gözlerini, dedi. Açtım gecemi. 

Canlarım ellerimde, canıma katılan karşımda. 

Sonra ellerimde bir ıslaklık, yine de aralanmadım

Yine de bakmadım.

Aç şimdi, dedi.

Baktım,

Gördüm,

Anladım.

Güneş doğdu, tam tepeme geldi.

Nalbur ustam, kadınım, celladım…

Hoş geldin, dedi. Gecene hoş geldin..

Önce bir tutam saç aldı başından,
Paltosuna koydu.

Bir tutam sakal aldı paltosundan,

Yanağına koydu.

Bağırdım, haykırdım, ağladım.

Sesimi duydular, beni duymadılar.

Toplandılar başıma.

Küfürler, hakaretler, bağrış, çağrış.

Dayanamadı nalbur usta, acıdı bana.

Yeter! Dedi.

Hangi zalim yaptı bunu ona!

Yaklaştı ve çıkardı çivileri yaşlı gözlerle.

Çiviler çıktığı anda yığıldım yere.