4 Kasım 2015 Çarşamba

Nalbur Usta

Çiviler çıktığı anda yığıldım yere.

Çatlaklardan oluk oluk akan kan,

Bir kelimeye daha takati kalmayan ses tellerim..

Yüzüme bakan manga dolusu insan.

Ayakları altında gururum, onurum,

Kederim.

Dağıldı sonra etten iskeletler,

Dağıldım ben de tabi.

Geçti, dedi nalbur usta. Kalk haydi ayağa. 

Kalktım ben de tabi.

Ben bazen dağınık kalkarım.

Gel dedi, ılık bir çorba vereyim sana

Verdi de hani, hakkını yememek lazım.

Vay zalimler, dedi nalbur, demek bunu yaptılar sana

Baktım gözlerine, gerçek vardı.
Gerçekten de o yapmıştı,

Ellerime çivileri nalbur usta çakmıştı.

Bozmadım.

Öyle, dedim. Zalimler…

O günden beri

Tüm zalimler, kaybeden

Tüm dostlar, kan şairi derler.

O günden beri aklımda bir şelale

Dilime akan. 

O günden beri cebimce iki paket

Ciğerimi yakan.

Var git evine, dinlen, dedi nalbur usta.

Kekeledim.

Evim. 

Var mı benim evim, dedim.

Gülümsedi, bir kağıda bir şeyler yazdı,

Bana verdi. 

Var, git evine dinlen, akşama gelirim, dedi.

Kafam karıştı ama sorgulamadım.

Akşam oldu, geldi nalbur usta.
Açtım kapıyı, hoş geldin dedim.

Konuşmadı, ağır ağır girdi tek göz odaya.
Önce bir tutam saç çıkardı paltosundan,

Başına koydu.

Bir tutam sakal aldı yanağından,

Paltosuna koydu.

İki tutam can aldı benden,

Ellerime koydu.

Tuttu ellerimden. Gel sevgilim, dedi. 

Beni şehir meydanına götürdü.

Tahtadan bir duvar gösterdi bana.
Yaslan, aç kollarını, sarılacağım sana, dedi.
Nalbur ustaya o gece, orada aşık oldum.

Ben bazen tam o gece, tam orada aşık olurum.

Kapa gözlerini, dedi. Açtım gecemi. 

Canlarım ellerimde, canıma katılan karşımda. 

Sonra ellerimde bir ıslaklık, yine de aralanmadım

Yine de bakmadım.

Aç şimdi, dedi.

Baktım,

Gördüm,

Anladım.

Güneş doğdu, tam tepeme geldi.

Nalbur ustam, kadınım, celladım…

Hoş geldin, dedi. Gecene hoş geldin..

Önce bir tutam saç aldı başından,
Paltosuna koydu.

Bir tutam sakal aldı paltosundan,

Yanağına koydu.

Bağırdım, haykırdım, ağladım.

Sesimi duydular, beni duymadılar.

Toplandılar başıma.

Küfürler, hakaretler, bağrış, çağrış.

Dayanamadı nalbur usta, acıdı bana.

Yeter! Dedi.

Hangi zalim yaptı bunu ona!

Yaklaştı ve çıkardı çivileri yaşlı gözlerle.

Çiviler çıktığı anda yığıldım yere.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder